Yeni Bir Gitar Almak

Yeni bir gitara sahip olmak fikri her zaman çok heyacanlıdır. Bazen ne istediğimizi biliriz, bazen kararsız kalırız, bazen de pişman oluruz. Peki onlarca çeşit arasından hangisini seçeceksin, neleri bilmeli ve nelere dikkat etmelisin? Tüm temel bilgileri bu yazıda bir araya getirdim, umarım işine yarar ✌️

Baştan sona tüm süreci sırasıyla üç ana başlıkta özetlemeye çalışacağım:

1) İhtiyaca Karar Vermek

2) Yapısal Özellikler

3) Satın Alırken Dikkat Edilmesi Gerekenler

İlk Adım: İhtiyaca Karar Vermek

Eğer ilk gitarını alıyorsan neye ihtiyacın olduğunu bilmen hem maddi açıdan hem de yeni gitarından alacağın keyif açısından oldukça önemli. İhtiyacına karar vermeden bir müzik mağazasını ziyaret ettiysen ve eğer mağaza yetkilisi de seni doğru yönlendirmiyorsa (ve bu yazıyı da okumadıysan 😉) ihtiyacın olmayan bir ekipmana gereksiz para vererek mağazadan ayrılma olasılığın olduğunu söyleyebilirim.

Bunun olmasını istemeyiz, bu sebeple sana yol göstermesi için bu yazıyı hazırladım. 

Aşağıdaki adımları izleyerek başlıyoruz:

1. Gitar Türüne Karar Vermek

Eğer hangi gitar türü ile başlaman gerektiğini internete sorarsan, zamanını yiyecek bir yığın (click bait) video izleyeceğinden emin olabilirsin. Dilersen bunları izleyerek, dilersen de vakit kaybetmeden aşağıdaki sorulara evet/hayır cevapları vererek ne tür bir gitarla başlayacağına karar verebilirsin.

Klasik müzikle mi ilgilenmek istiyorsun?

Evet ise klasik gitar alabilirsin. Klasik ve akustik gitar benzer enstrümanlar gibi gözükse de akustik ve klasik gitarlar birbirlerinden farklı enstrümanlardır. Sapları, tel aralıkları, tel yükseklikleri ve tellerinin materyalleri farklıdır. Klasik gitarın çalımı (sağ el tekniği) da akustik ve elektro gitarlardan farklıdır. Klasik müzik eserleri çalmak ve sağ el tekniği üzerine ilerlemek istiyorsan klasik gitar almalısın. Bunlardan biri bile sana yakın gelmediyse diğer seçeneklere bakalım.

Klasik müzik dışındaki bir türle mi ilgilenmek istiyorsun?

a) Bütçen sınırlı veya yardımcı ekipmanlara (amfi, pedal, kablo vs.) para harcamak istemiyor musun? Öyleyse akustik gitar ile gitar öğrenmeye başlayabilirsin.

b) Yine ekipmana çok para harcamamak ama sahnede veya kayıtta rahat etmek mi istiyorsun? Elektro akustik bir gitar ile başlayabilirsin.

c) Gitarının ton yelpazesi geniş olsun, farklı müzik türlerine de hitap edebilsin mi istiyorsun? Evet ise elektro gitar ile başlayabilirsin.

d) Akustik ve elektro gitar arasında kararsız mı kaldın? Sorun değil çünkü, akustik ve elektro gitarlar klavye, teller ve tellerin aralıkları bakımından birbirine benzer. Bu yüzden biri ile başladığında diğerine de çabucak alışabilirsin. Bu noktada bütçene göre karar verebilirsin.

Yukarıda özetlediğim maddelerin kesin sınırları yok, yani "elektro gitarım var, klasik müzik çalamaz mıyım?" klişesini soracaksan, araba yerine traktörle de ulaşımını sağlayabildiğin gibi, evet her tür gitarla her tür müziği çalmayı deneyebilirsin.

Bu üç gitar türünün yapısal özellikleri farklı da olsa, genel düzeni aynıdır ve birini öğrendiğinde diğerlerini de rahatlıkla çalabilirsin. Ama sen yine de amacına uygun bir enstrümanı seçmeye çalış, tek bir enstrüman ile tüm türleri icra etmenin de çok mümkün olmadığını unutma 🙃.

2. Gitar Gövdesine Karar Vermek

İlk aşamayı geçtiysek, en detaylı ve kafa karıştırıcı kısıma geldik: Gitar gövdeleri!

Klasik veya akustik bir gitar almaya karar verdiysen;

Klasik ve akustik gitarlar için bu aşamada karar verilmesi gereken özellikler, gövde şekli ve elektronik aksamı (manyetik) olacak. Elektro akustik & klasik gitarlar genelde cutaway (alt gövdesi kesik) gövde ile satılır. Elektro olması kayıt veya sahnede sisteme mikrofonsuz kolayca bağlanmanı sağlar, cutaway gövde ise 12. perde civarında daha rahat hareket etmene yarar. Eğer sahnede çalacaksan veya cutaway bir gövde tercih sebebiyse, tercihini elektro akustik/klasik gitar yönünde yapabilirsin. Biraz nadir de olsa elektro olmayan cutaway gövdeler de karşına çıkabilir, isteğine göre tercih edebilirsin.

Gövde şekilleri ise klasik gitarlarda genelde sabit, fakat yine de satın alırken (özellikle online satın alımlarda) gitarın boyutlarını mutlaka kontrol et. Çocuklar veya seyahat için üretilen 3/4, 2/4 veya 1/4 gibi farklı boyutlar da olabiliyor. Böyle oranlar varsa sana uygun olanı tercih etmelisin.


Akustik gitarlar ise daha fazla gövde seçeneği ile karşımıza çıkıyor. En yaygın türü ise "dreadnought" denilen geniş gövdeli modeldir. Bunun yanında jumbo, parlor ve gypsy jazz modelleri de popüler ve piyasada bulunabiliyor. Gövde tiplerini aşağıda inceleyebilir ve eğer ilk akustik gitarını alacaksan "Dreadnought" gövde şeklini tercih edebilirsin. 

Görsel: https://producerhive.com/buyer-guides/acoustic-guitars/types-of-acoustic-guitars/

Eğer bir elektro gitar alacaksan;

En çok varyasyonun olduğu; gövdesi ayrı bir karar, manyetik dizilimi ayrı bir karar gerektiren gitar türü.

İnternette markalarla ve yorumlarla kafan çorbaya dönmeden önce bilmen gerekenleri özetlemeye çalışayım 🙃.

Görsel: https://guitaristnextdoor.com/electric-guitar-body-shapes/

Elektro Gitarda Gövde Tipine Karar Vermek

Hepsinin görsel veya yapısal bir çok avantajı ve dezavantajı var.

Temel gövde türlerini aşağıdaki sıra ile açıklayacağım. Explorer, fly, headless, 7-8 telli veya signature tarzdaki gövdeler, özel türler oldukları için bu listeye almadım. Bu türleri talep ediyorsan halihazırda ne istediğini biliyor olduğunu düşünüyorum 😃.

a) Les Paul / Single Cut

b) Double-cut

c) Stratocaster / ST Style

d) Telecaster / T Style

e) Offset veya Semi-hollow gövdeler

Önemli: Bu aşamada yapacağın seçim manyetik seçeneklerini de etkilecektir. 

Les Paul / Single Cut

Gitar piyasasında arama yaptıkça süper popüler ve gitar gövdelerine isim vermiş iki büyük markayı hemen görebilirsin, bunlar Gibson ve Fender. Not olarak tabii ki çok çok ünlü başka markalar da var ama ikonik gövde tiplerini inceleyeceğim için bu iki markadan ayrıca bahsediyorum.

Les Paul gövde, Gibson (ve Gibson alt markası Epiphone) ile anılan bir gövde tipi; Slash, Jimmy Page ve Eric Clapton gibi ikonik gitaristler tarfından tercih edilmiştir/edilmektedir. Bunların dışında farklı markaların (LTD, Ibanez vb.) da bu tip gövde ile ürettiği gitarlar mevcuttur. 

Avantajları: Single cut gövdeli gitarları genelde HH (Çift Humbucker) dizilimi ile görürsün. Bu gövdelerde kullanılan humbucker manyetikler; rock, hard rock, blues ve jazz türlerine hitap edebilen, gövdeli tonlara ve yüksek çıkışlara sahip seçenekler arasından seçiliyor. Yine bu gövdelerde (modele bağlı) 4 düğme/knob (2 ton, 2 ses) ve ayrılabilen (push/pull düğmeler ile) humbucker manyetikler bulunabiliyor. Görsel açıdan da diğer gövdelere göre bir miktar öne çıkıyorlar (kişisel görüşüm 🤗)

Dezavantajları: Bana göre bu gövdeli gitarların en büyük dezavantajı ergonomik olmamaları. Bu gövdeye sahip gitarlar genelde diğer gövde tiplerine göre daha ağır oluyorlar. Diğer taraftan (genelde) gövdenin köşelerinin yumuşatılmaması, ayakta veya oturarak çalarken gitarın göğsüne batmasına ve pena tutan taraftaki kolunun gitarın köşesine denk gelen kısımlarında ezilmesine sebep olabiliyor. Aynı zamanda askı ile çalarken de ağırlıklarından ötürü sırt ve omuz ağrılarına sebep olabiliyorlar 😐. Bu gitarların klavye erişimi diğer tiplere göre azıcık daha sınırlı ve sapları diğer gitarlara göre biraz daha kalın olabiliyor. Bu istediğin bir özellik değilse, uzun vadede dezavantaj sayılabilir.

Özetle; bu gövdeli gitarlar humbucker dizilimleri ile; sololarda ve rock/hardrock/metal rifflerinde oldukça başarılı. Fakat uzun süreli pratiklerde ağırlığı ve sert köşeleriyle ergonomik anlamda seni zorlayabilir. Seçim yaparken ergonomi unsurlarını aklında tutmanda fayda var.

Double Cut

Bu gövdeyi görünce aklına Angus Young (AC/DC) veya Tony Iommi (Black Sabbath) geliyorsa yanılmıyorsun. Bu ikonik gövde saydığımız isimlerle özdeşleşmiş durumda. Piyasada is Gibson ve Epiphone markaları (SG modeli) ile arayarak bulabilirsin. Tabii ki single cut gövdelerde olduğu gibi bu gövde tipi de Gibson dışındaki markalar tarafından da kullanılıyor. Şeytan boynuzuna benzeyen oyukları ile popülerler 😈.

Avantajları: Single-cut gövdelere göre daha ergonomik ve hafifler. Genellikle hacimli, yüksek çıkışlı ve görece sert humbuckerlar ile tercih ediliyorlar. Single cut gövdelere alternatif olarak düşünebilirsin. Tonun gövdeli olması rock, hard-rock, metal, blues riff ve sololarında oldukça işe yarıyor. Bu gövdelerde de (modele bağlı) 4 düğme/knob (2 ton, 2 ses) ve ayrılabilen humbucker manyetikler bulunabiliyor. Manyetik anahtarı/switch single cut'ların tersine yukarıda değil aşağıda (düğmelere yakın).

Dezavantajları: Output jack girişi gitar ön yüzüne dik şekilde yerleştirildiği için pek kablo dostu değiller, L jack tercih etmen gerekebilir. Düğmeler tellere single cut'lara göre biraz uzak.

Özetle; Bu gövdeleri kabaca single-cut'ların daha ergonomik bir alternatifi gibi düşünebilirsin. Benim de beğendiğim gövelerden bir tanesidir, favori rengim worn brown.

Stratocaster / ST Type 

Bu gövde şekli Fender markası tarafından geliştirilmiştir. Les Paul gövde gibi bu gövde tipi de zaman içinde farklı markaların da benimsediği bir gövde tipi olmuştur. Piyasada single cut tipi gövdeden daha yaygın olarak bulunabilmektedir. Hemen hemen her markanın bu tip (modifikasyonları da dahil ediyorum) gövdeli gitar modelleri bulunmaktadır. Bu gövde tipi üzerinde farklı manyetik tipleri ve dizilimleri görebilirsin.

Manyetik dizilimi ve tipleri bu gövdelerde oldukça önemlidir. Ne tür bir manyetik dizilimi istediğine iyi karar vermelisin. Eğer hiç bir fikrin yoksa ben hem sert hem clean tonlarda başarlı olabilen HSS (Alt eşikten sapa doğru: Humbucker, Single, Single) dizilimli gövdeleri önerebilirim. Biraz daha hacimli ve sert tonların peşindeysen de HSH dizilimli gövdeleri tercih edebilirsin.

Avantajları: Eğer farklı müzik türlerine tek bir gitar ile eşlik etmek istiyorsan, hareketli köprüsü ve manyetik çeşitliği en büyük avantajları olarak sayılabilir. Buna ek olarak ergonomik yapısı (özellikle super strat tipi gövdelerde) sayesinde uzun süreli pratiklere ve performanslarda seni single cut'a göre daha az yoracaktır.

Dezavantajları: Single manyetik ağırlıklı modeller (özellikle ucuz gitarlarda) humbucker'lı gitarlara göre biraz daha zayıf gövdeli bir ses verebilir. Bu yüzden manyetik seçimini iyi yapmalısın (manyetik tiplerini sonraki bölümde detaylı açıklıyorum). Hareketli bir köprü tercih ettiysen, akort anahtarlarına ve üst eşiğe bağlı olarak whammy bar/tremolo kolu kullanımında gitarın sabit köprülü gitarlara göre daha fazla akort kaçırabilir. Nadir de olsa single manyetikler bazı amfilerde, ses sistemlerinde veya kayıtlarda gürültüye sebep olabiliyor. 

Özetle; Stratocaster gövdeli gitarlar ergonomik anlamda da ton çeşitliliği açısından da oldukça başarılılar. Piyasada en çok karşılaşacağın gövde tipi bu olacaktır. Tercih edilen manyetiklere göre pop müzikten, metal müziğe kadar kullanımlarını görebilirsin. İlk gitarını alacaksan ve kararsızsan bu gövde tipini tercih edebilirsin.

Telecaster / T Type 

Stratocaster ve single-cut gövdelerden sonra piyasada en çok karşılaşabileceğin üçüncü gövde tipi bu diyebilirim. İkonik görüntüsü ve manyetik dizilimi ile ünlüdür. Standart manyetik diziliminde iki adet single manyetik olsa da HH gibi farklı manyetik çeşitleri ile de mevcut. Bu gövdenin pop müzikten metal müziğe (farklı tipte manyetiklerle) geniş bir kullanım alanı bulunmaktadır.

Avantajları: Bu gövdenin en büyük avantajı sade görüntüsü ve iki single manyetikli olan modelinin sahip olduğu ikonik tonlarıdır. İkonik tasarımı ile de görsel anlamda da başarılı olduğunu söyleyebilirim.

Dezavantajları: Single-cut gövdelerde söylediğim gitarın köşelerinin olması bu gövde de çoğunlukla karşımıza çıkıyor, kaburga düşmanı bir gövde. Fakat farklı markalarda yumuşatılan kenarlı versiyonları da bulunabiliyor. Bunun yanında köprünün "fazla sade" yapısı entonasyon ve köprü ayarlarını yapmayı güçleştirebiliyor 😐.

Özetle; bu gövdeli gitarlar stratocaster gitarlar gibi ton çeşitliliği açısından zengin, fakat ergonomik anlamda single-cut gövdeler gibi bazı dezavantajlar ile geliyor. İkonik tonu ve görüntüsüyle kesinlikle denemeye değer!

Offset ve Semi-Hollow Gövdeler

Bu gövdeler statocaster (offset - üstte) veya Les Paul/Single Cut (semi hollow - yarı akustik - altta) gövdelerin modifiye edilmiş halleri gibi düşünebilirsin. Vintage görünüşleri ile dikkat çeken bu gövdelerde kullanılan manyetikler genelde Jazz ve blues tarzı müziklere daha uygundur ama kullanım alanları tabii ki bu türlerle sınırlı değildir. 

Avantajları: Bu gövdelerde humbucker gibi görünen single manyetikler (P-90) bu gövdelere kendilerine özgü sıcak jazz ve blues tonlarını veriryor (genellikle). Diğer taraftan semi-hollow bodylerden az miktarda akustik ses de elde etmek mümkün. Tabii ki bu gövdeleri farklı türde manyetikler veya farklı özellikler ile de görmek mümkün, bu gövdeleri tam bir standarda oturtmanın pek mümkün olmadığını hatırlatırım. Fakat ortak avantajları hiç kuşkusuz tonları kadar görsel anlamda da oldukça dikkat çekici olmaları 😍.

Dezavantajları: Bu gövdeler stratocaster ve single-cut gövdelere göre daha az yaygındır ve belli markaların modelleri ile sınırlıdır, hatta bazılarına "deneysel" desem abartmış olmam. Bu yüzden alacağın markaya ve gitarın özelliklerine göre elde edeceğin ton konusundaki beklentilerini karşılama başarısı değişkenlik gösterebilir. Alıp satmayı düşünüyorsan, yaygın gövde tiplerine göre piyasada daha yavaş satılabilir, uyarmış olayım. 

Özetle; bu gövdeli gitarlar diğer türlere göre daha sınırlı sayılarda piyasada bulunabilir olsa da ve görece niş bir alana hitap etse de hem görsellik hem de sahip oldukları jazz ve blues tonları açısından genel anlamda (bence) başarılılar. İlk gitarın olacaksa için semi-hollow modellerden çok offsetleri tercih edebilirsin, ilk gitarın olmayacaksa iki türe de bakabilirsin.

İkinci Adım: Yapısal Özellikler

Eğer alacağın gitar türünü ve türe ait gövdeyi belirlediysen sıra geldi dikkat edeceğin yapısal özelliklere. Bu konularda da eksper olmaya gerek yok ama temel bilgilere sahip olmak önemli. Beğendiğin gövdelerin farklı modelleri arasındaki fiyat farkları bu özelliklere göre oluşacaktır.

Bu özellikler:

1- Ağaçlar

2- Manyetikler

3- Köprüler

Ağaçlar

Gitarların gövdesinde ve sapında kullanılan ağaçların ton ve çalım üzerinde (haliyle) doğrudan etkileri olacaktır. Bunları gitar türleri bazında ve temel düzeyde bilmen, alacağın gitar hakkında sana daha fazla fikir ve tercih kolaylığı sağlayacaktır.

Ağaçlar konusunda (özellikle klasik ve akustik gitarlarda) dikkat edilmesi gereken en önemli nokta, alacağın gitarın gövdesinde kullanılan ağaç(lar)ın "lamine" değil "masif" olmasıdır. Lamine yapıdaki gövdelere sahip gitarlar masif gövdelere göre daha ucuz olacak ve malesef daha zayıf bir ses verecektir. 

Laminasyon aynı türe ait farklı ağaçların tutkal türevleri ile bir araya getirilip yeniden kullanılması anlamına gelirken, masif yapı ise aynı ağaçtan alınan yekpare kesit anlamına geliyor.

Bir gitarın lamine yapıda olduğunu üreticinin veya satıcının internet sitelerinden öğrenebilirsin. Ayrıca lamine gitarların genellikle boyalı olduğunu da aklında tutabilirsin.

Ağaçlar kullanıldığı gitar tiplerine göre değişkenlik gösteriyor. Gitar türlerine göre kullanılan popüler ağaçları aşağıda senin için özetledim:

Klasik Gitar Ağaçları

Klasik ve akustik gitarlarda genelde ön kapakta yumuşak ağaçlar, yan- arka kapaklarda, sapta ve klavyede daha sert ağaçlar tercih edilir.

Ön kapakta tercih edilen popüler ağaçlar:

Sedir (Cedar): Klasik gitarlarda kullanılan en yaygın ağaçtır. Yumuşak ve canlı bir sesi vardır.

Ladin (Spruce): Yumuşak ve tizlerin ön planda bir sesi vardır. Flamenko gitarlarda özellikle tercih edilir.

Ihlamur (Basswood): Genellikle ucuz gitarlarda kullanılır.

Yan ve arka gövdede genellikle Gül (Rosewood) ve Maun (Mahogany) 

Sap ve klavyede de genellikle Abanoz (Ebony) ve Akağaç (Maple) tercih edilir.

Görsel: https://ehomerecordingstudio.com/

Akustik Gitar Ağaçları


Akustik gitarlarda da klasik gitarlarla benzer ağaçlar kullanılmaktadır.

Ön kapakta tercih edilen ağaçlar:

Sitka Ladin (Sitka Spruce): Akustik gitarlarda en çok tercih edilen ağaçtır. Hafiflik ve yüksek ses sağlamaktadır. 

Sedir (Cedar): Ladine göre daha sıcak ve yumuşak bir sesi vardır.

Yan ve arka gövdede Gül (Rosewood), Akağaç (Maple) ve Maun (Mahogany) 

Sap ve klavyede de Abanoz (Ebony), Maun (Mahogany), Sedir (Cedar) ve Akağaç (Maple) tercih edilir.

Görsel: https://ehomerecordingstudio.com/

Elektro Gitar Ağaçları

Elektro gitarlardaki ağaçların sese etkisi akustik ve klasik gitarlardan daha farklıdır. Bu yüzden kullanılan ağaçlar gövde tiplerine göre daha standart haldedir.

Gövdede en çok tercih edilen ağaçlar Kızılağaç (Alder) ve Dişbudak (Swamp Ash)'tır. Single-cutlarda ise ön kapakta ve gövdede kullanılan ağaçlar farklılık gösterebilir.

Klavye ve sapta ise Akağaç (Maple) sertliğinden ve görüntüsünden ötürü biraz daha popülerdir. Gül ve abanoz ağaçları da elektro gitarlarda oldukça yaygın kullanılmaktadır. Beğenine göre ikisini de tercih edebilirsin. 


Benim sap ve klavye için favorim caramelized ve flame maple 😍

Görsel: https://ehomerecordingstudio.com/

Manyetikler


Elektro gitarların ve biraz da elektro akustik/klasik gitarların en önemli konusu, manyetikler!

Hiç bilmeyenler için manyetikler aslında bakır tel sarılı bobinlerdir. Telin titreşimini elektrik sinyaline çevirerek bir ses kaynağına aktarır ve biz de o titreşimi gitar sesi olarak gitarımızı bağladığımız ses kaynağından duyarız.


Aynı elektro gitar modelleri için farklı manyetik seçenekleri varken elektro klasik/akustik gitar modelleri için genelde fabrika çıkışı/built-in manyetikler modeller için sabittir. Manyetikler gitarların sabit ekipmanları değildir, üretimde kullanılan manyetikler, istendiğinde uygun başka manyetikler ile değiştrilebilirler.

Görsel: https://www.seymourduncan.com/blog/latest-updates/the-anatomy-of-single-coil-pickups

Manyetikler temelde ikiye ayrılıyor: Single ve Humbucker (Humbucker=2xSingle) 

Şöyle bir özet karşılaştırma yapabiliriz:

Yukarıda bahsettiğim iki manyetik türü de "pasif" diye adlandırdığımız sadece magnetin kullanıldığı manyetik türleridir. Bir de "aktif" denilen bir pil ile güçlendirilen bir pre-amp (yükseltici) ile çalışan manyetik türü var. Bu aktif manyetikler single veya humbucker olabilirler. Tonları pasif manyetiklere göre daha duyarlı ve uzun kabloların kullanıldığı sistemlerde daha etkilidir. Karşımıza çoğunlukla bas gitarlarda ve metal müzik için üretilmiş gitarlarda çıkarlar. İstenildiğinde pasif olarak da kullanıbilirler.

Görsel: https://ehomerecordingstudio.com/



Yukarıda da bahsettiğim gibi eğer manyetikler ve dizilimleri ile ilgili hiçbir fikrin yoksa ben hem sert hem clean tonlarda başırılı olan HSS (Siyah gitar) dizilimini öneriyorum. 


Biraz daha sert bir ton istersen, HSH (gri gitar) dizilimi de tercih edilebilir. Bunlarla uğraşamam diyorsan, düşünmeden cayır cayır çalabileceğin SSS veya HH bir gitar da tercih edebilirsin 🤘

Köprüler

Klasik ve akustik gitarların alt eşiklerinde ayarlanabilir bir köprü yapısı bulunmazken (tel yüksekliğini alt/köprü/bridge veya üst/neck eşiğini törpüleyerek ayarlayabilirsin ama bu konuda tecrüben yoksa yapmanı pek önermiyorum) elektro gitarların köprüleri entonasyon ve tel yüksekliklerinin ayarlanabildiği köprü yapılarına sahiptirler.

Elektro gitar köprüleri sabit (fixed) ve hareketli (floating) olmak üzeri iki türdedir.

Sabit Köprüler

Sabit köprülerin aşağıdaki görselde görüldüğü gibi farklı türleri olmasına rağmen temel yapısı aynıdır. Köprü üzerinde tellerin yerleştiği kısımlar veya köprünün kendisi yukarı aşağıya (tel yükseklik ayarı için) ve tellerin üzerinde durduğu bölümler ileri ve geri (entonasyon ayarı) hareket edebilmektedir. Bu köprülerin kullanımı hareketli köprülere göre çok daha kolaydır ve daha az akort kaçırırlar.

Hareketli Köprüler

Hareketli köprülerin temel amacı whammy bar (veya tremolo kolu) kullanımına izin vermeleridir. Hareketli köprü gitara entegre edilen yay sistemi ve tellerin gerginliği ile askıda duran bir sistemdir. Whammy bar'ı hareket ettirerek tellerin gerginliği değişmekte rock ve hard rock sololarında çokça rastalayabileceğiniz "ilginç" sesler elde edilmektedir.

Temelde iki türü vardır Fender tarzı ve Floyd Rose. Fender tarzı hareketli köprüler sadece tek yöne hareket edebilirken Floyd Rose ile köprü iki yöne de hareket edebilmektedir. Floyd Rose'un diğer bir özelliği ise üst eşiği kilitleyen bir mekanizma ile tellerin gerginliğinin köprüden ayarlanabilmesini (akort edilmesini) sağlamasıdır. Floyd Rose diğer hareketli köprü tiplerine göre daha az akort kaçırır ama kullanımı sabit köprüye veya Fender tipi hareketli köprüye göre daha zordur. Tel kalınlıklarını değiştirdiğinde yayları yeniden ayarlaman gerekebilir. Entonasyon ayarı yay gerginlikleri ayarlandıktan sonra sabit köprülere benzer şekilde yapılmaktadır.


Görsel: https://ehomerecordingstudio.com/

Üçüncü Adım: Satın Alırken Dikkat Edilmesi Gerekenler

Gitar türünü ve gövdesini seçtin, ağacını, manyetiklerini ve köprüsünü de seçtin, istediğin gitarın ücretini ödeyip eve götürmeden hemen önce dikkat etmen gereken son birkaç önemli konu daha var 🧐

Perdeler ve pürüzleri

Önemsiz gibi dursa da oldukça can sıkıcı bir konu. Satın aldığın gitarın perdelerinin hem uç kısımlarını (sapın alt ve üst kısımları) hem de üst kısımlarının zımparalanıp pürüzsüz hale getirilmesi gerekiyor. Perdelerin kesim yerlerinin zımparalanmaması, çalarken elini gerçekten kesilebiliyor. Bu yüzden almadan önce gitarın sapını boylu boyunca (klavyenin altı ve üstü) elini sürerek kontrol etmelisin. Eğer eline takılan bir şeyler hissedersen, mağazada yetkilisinden bu pürüzlerin düzeltilmesini talep edebilirsin.

Perdelerin ön yüzeylerinin zımparalanmaması ise böyle büyük bir sorun değil. Çalarken sürtünme sesleri çıkacaktır fakat bir süre sonra teller doğal olarak perdeleri aşındıracağı için bu sürtünme sesi zamanla kaybolacaktır. Ama tabii bu durum da tellerini çabuk eskitecektir.

Sap Cilası

Görsel bir konuymuş gibi dursa da çalım rahatlığına etkisi olan bir durum. Benim tavsiyem (elin çok terlemiyorsa) sapı parlak cilalı bir gitar yerine, saten cilalı bir gitar almandır. Saten cila üzerinde elin daha rahat hareket edecektir. 

Yeni Gitar Telleri

Satın alacağın gitar üzerinde fabrika çıkışlı (stock) teller ile gelecektir. Bu teller genellikle uzun ömürlü olmayan geçici tellerdir. Gitarını alırken yeni bir set tel almanı mutlaka öneriyorum.

Tel seçimi biraz kişisel biraz da teknik tercihlerle ilgili bir durum. Eğer ne alacağını bilmiyorsan, ben Ernie Ball 09-42* (Super Slinky) veya 10-46 (Regular Slinky) tel setlerini öneririm. Kendi gitarlarımda 09-42 telleri tercih ediyorum. 

*İlk rakam birinci telin, ikinci rakam ise altıncı telin tel kalınlığını gösteriyor.

Sap ayarı ve tel yükseklikleri

Gitarını eğer bir mağazadan alıyorsan mutlaka tel yüksekliğini ve entonasyon ayarını yaptırmalısın. 

Eğer gitarını internetten sipariş ettiysen, gelen gitarın ayarları yapılmamış olabilir ve tellerin yüksekliği çalımını işkenceye çevirebilir. Eğer gitarınn telleri olması gerekenden yüksekse bu ayarları kendin de yapabilirsin veya bir müzik mağazasından yardım isteyebilirsin.

Kendin yapmak istersen kullanabileceğin referans değerler:

Önerilen tel yükseklikleri (Action Height):

Akustik Gitar: 6. telde 2.0-2.5 mm, 1. telde 1.5-2.0 mm

Elektro Gitar: 6. telde 1.5-2.0 mm, 1. telde 1.0-1.5 mm

*Bu yükseklikleri 12. perdeden ölçmelisin.


Bonus: İkinci El Gitar Almak

İkinci el gitar almak kulağa geldiği gibi aslında çok da korkutucu bir süreç değil. Ne alacağını biliyorsan ve biraz da pazarlık yapabiliyorsan ikinci el piyasası gitar alırken (veya satarken) her zaman bir seçenek olabilir.

Bu kısımda ikinci el gitar satın alırken nelere dikkat etmen gerektiğini özetlemeye çalıştım. İlk gitarını alıyorsan gitarlardan anlayan bir tanıdığınla veya ikinci el yerine güvenilir bir mağazadan gitar almanı öneririm 😉.

İkinci el gitar alırken dikkat edilecekler:

- Sakın ama sakın detaylıca denemeden ikinci el bir ekipman alma.

- Mümkünse gitarın seri numarasını, üretici markanın web sitesinden kontrol et. Sap cilası üzerinde oynama yaparak bu markaların alt markalarının logolarını değiştirip üst markası gibi satabiliyorlar. İlanda decal, sticker vb. gibi işlemler yazıyorsa uzak durmanı öneririm.

- Single ve Double Cut gövdelerde (Özellikle Gibson ve Epiphone'larda) sapın gövdeye bağlantı noktasını ve üst eşiğin tam arkasını mutlaka kontrol etmelisin. En ufak bir cila çatlağı veya boyada bir değişiklik (işlem) görürsen mutlaka uzak dur. Bu tip gövdelerde çatlaklar bahsettiğim kısımlarda oluşuyor ve tamiri zor olabiliyor.

- Gitarın tüm boyasını (özellikle sapta ve gövdeye bağlandığı bölgelerde ve iyi bir ışık altında) kontrol etmelisin. Akustik ve klasik gitarlar için de aynı kısımlardaki vernik çatlaklarını kontrol etmelisin. Sap veya bağlantı noktalarında boyada veya vernikte en ufak bir değişiklik (dokusunda veya renginde bozukluk, ağacın dokusuna uymayan desenler gibi) veya işlem varsa hızlıca uzaklaşabilirsin. 

- Hareketli köprüye sahip bir gitar alıyorsan, köprüye bağlı yayların durumunu ve sayısını mutlaka kontrol et. Paslı veya eksik yaylarla karşılaşırsan fiyatta değişiklik isteyebilirsin. Köprünün kendisinde sorun yoksa yaylar değiştirilebilir parçalar olduğu için satın alma kararını değiştirecek kadar önemli bir etken olmayacaktır. Hareketli köprüye sahip gitar alırken tremolo kolunu istemeyi ve gitar üzerinde denemeyi de unutma (gitarına uymayan bir tremolo kolu verilmiş olabilir). Tremolo kolu yoksa, köprüyü elinle hareket ettirerek deneyebilir ve ufak bir indirim isteyebilirsin.

- Alacağın ikinci el gitarın bakabildiğin tüm sitelerdeki fiyatlarını ve özelliklerini kontrol et. Bazı dönemlerde mağazalarda indirim yapıldığı için almak istediğin gitarın yenisi, ikinci elle aynı fiyata veya daha ucuza karşına çıkabilir. Eğer satın alacağın gitar pazarlığa kapalı değilse 10-20% indirim talep ederek pazarlığa başlayabilirsin. Satarken de bunu göz önünde bulundururarak satabilirsin.

- İkinci el gitarın üzerindeki tellerin, kozmetik durumunun (yapısal bütünlüğünü etkilemiyorsa) çalımda en ufak bir etkisi olmadığını aklında bulundurabilirsin. Üzerindeki tellerin fiyatını veya "ekstralarını" (ayaklık, tuner, askı vs.) öne sürerek fiyatı şişiren satıcılara, tellerin ve ekstraların satıcıda kalabileceğini söyleyerek de indirim talep edebilirsin. Evet sinir bozucu olabilirsin, bazı fırsatçılar fazlasıyla hak ediyor.


Buraya kadar sıkılmadan okuyabildiysen, yeni bir gitar alırken nelere dikkat etmen gerektiğini artık biliyorsun demektir. 

Yeni gitar alma fikrinin heyecanına kapılıp pratik yapmayı ihmal etme!

Unutma ki günün sonunda ne kadar pahalı veya özellikli bir gitara sahip olduğun değil nasıl çaldığın önemli 😉

 (23.05.2023)